Neredeydin iki gözüm geldin mi?
Uzun sürmemeliydi bu kadar
Bu koğuş için fazla bu yaşlar
Hasretinden parmaklıkları eskittim ellerimle sıkmaktan
Gardiyan çağırma oradan beni
Uzun sürmemeliydi bu kadar
Bu koğuş için fazla bu yaşlar
Hasretinden parmaklıkları eskittim ellerimle sıkmaktan
Gardiyan çağırma oradan beni
O gelmeden çağırma demedim mi sana
Çayın kokusu geliyor burnuma
Sen ne güzel çay içerdin hafif hafif yudumlarla
Bir "ah!" çekiyorum her gün her gece
Hayırdır diyen koğuştaki arkadaş, sus!
-Karısını öldürmüş yok yere-
Senin sonsuza kadar susman gerek ya neyse susma gardaş
Bu ne biçim zehirli yalnızlık buradaki?!
Pencerelerin açık kalıp rüzgarda vurma seslerini özledim evlerde
-O hep açık bırakırdı pencereleri beni gelirken izlemek için-
Kırılan camları hesap ettiğim günlere lanet olsun
Neyin peşindeymişim?
Penceresizlikle imtihan ediyor yaradan ne zor!
Şimdi değişik bir soğuk geliyor solumdan
Halbuki kapı sağ tarafta neden?
Lanet okuyana rahmet etmiyor anladım
Çok ettim zamanında müstehak
Kararıyor galiba hava içerideki ışık azaldı
Zaten ışık gelen tek yer de parmaklıklı
Her birini her gün dişlerimle koparmak istedim yalan değil
İlerideki meydanda gezerken iki sevgiliyi bile böldü bunlar tam ortadan
İşte tam o parmaklığın Allah bin türlü...
Kim koydu bunları buraya?
Ey gardiyan söksek şunları ne olur?
Güneş iyice battı sağdan
Zaten her ölene sağdan batmaz mı?
Halbuki bilmeliler o bize hüküm giydirenler sevgili,
O güneş bize batar iken
Başkalarına doğmaktadır bir yerlerde ümitli
Bizi buraya mahkum edenler bilsin ki
Onlar için de başladı karanlık sen üzülme
Sen üzülme ne olur ben yeterince üzüldüm
Hayıflandım her ayrı güne
Senin tel tel saçların olarak saydım günleri
Sen uyma bana kedere gömme kendini
Sana aydınlık günler bıraktım sevgili
İyi bakasın onlara...
Bu ne biçim zehirli yalnızlık buradaki?!
Pencerelerin açık kalıp rüzgarda vurma seslerini özledim evlerde
-O hep açık bırakırdı pencereleri beni gelirken izlemek için-
Kırılan camları hesap ettiğim günlere lanet olsun
Neyin peşindeymişim?
Penceresizlikle imtihan ediyor yaradan ne zor!
Şimdi değişik bir soğuk geliyor solumdan
Halbuki kapı sağ tarafta neden?
Lanet okuyana rahmet etmiyor anladım
Çok ettim zamanında müstehak
Kararıyor galiba hava içerideki ışık azaldı
Zaten ışık gelen tek yer de parmaklıklı
Her birini her gün dişlerimle koparmak istedim yalan değil
İlerideki meydanda gezerken iki sevgiliyi bile böldü bunlar tam ortadan
İşte tam o parmaklığın Allah bin türlü...
Kim koydu bunları buraya?
Ey gardiyan söksek şunları ne olur?
Güneş iyice battı sağdan
Zaten her ölene sağdan batmaz mı?
Halbuki bilmeliler o bize hüküm giydirenler sevgili,
O güneş bize batar iken
Başkalarına doğmaktadır bir yerlerde ümitli
Bizi buraya mahkum edenler bilsin ki
Onlar için de başladı karanlık sen üzülme
Sen üzülme ne olur ben yeterince üzüldüm
Hayıflandım her ayrı güne
Senin tel tel saçların olarak saydım günleri
Sen uyma bana kedere gömme kendini
Sana aydınlık günler bıraktım sevgili
İyi bakasın onlara...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder